I
Kim bilir ne kadar yaşadım ne kadar öldüm
Yaşamım da ölümüm gibi anlarda birikti
Yaşadığı gün kadar ölmüyor insan
Kimi gün biraz yaşıyor ölürken
Kimi gün ölüyor daha fazla
Kimi gün hem yaşıyor hem ölüyor,
İkisinden de fazla fazla.
Didem’in öldüğü gün biraz daha fazla öldüm ben.
Yine de vazgeçmedim balkonda güneşlenmekten.
Oryantalist bi zavallıydım,
Modernize bir kitap edasında.
Ve herkes üstüme çullanabilirdi,
Kâh acımak kâh aşağılamak için.
Ve ben tabii ki, beni bütün bu cehennemden kurtaracak
bir takım meşhur
olma hayalleri kuruyordum,
dayanabilmek
için.
Olmayacak yerlere noktalar koyuyordum evin duvarlarında.
Kendi kendime, tabii ki, konuşuyordum.
Kedileri katmak istiyordum şiire
Romantik değil gerçekçi vurgular yapmak istiyordum.
Avcumda tuttuğum dünyayı tepetaklak çevirip
İnsanların önüne pat diye atmak istiyordum.
Ve gerçek bir aydınlanma bekliyordum insanlıktan.
Bir kedinin yüzünden daha güzel bir şey olmadığını
farkettiğim gün
Herşeyden vazgeçtim.
Gerçek yalandı
Yalandı gerçek.
Ben de dünyanın çöplüğündeki kedilerin yanına kıvrıldım.
II
Ben bir şiirde durdum
Dünyam orada durdu.
Ben bir şiir olayım istedim;
Durdum.
Ben hep bir eksiğin üstünü bir boşlukla tamamladım.
Ne eksik azaldı ne boşluk kapandı.
'Hiç’i neyle azaltabilirdim,
Boşluğun üstüne hangi kapıyı kapatabilirdim.
Erken alınmış bir nefestim
Tek bir ciğerimle bile tanışmayan.
Sonsuz üşüdüm, sonsuz terledim.
Üşümelerimle terlemelerim birbirini tamamlar oldu.
Midemdeki kelebekler taş gibi bir yumruğa dönüştü.
Herşey sonsuz bir saydamlıkla ve yavaşlıkta üstüme siniyordu.
Lâl boşluklardı hesabıma yazılan;
Dolduramadım.
Kıvrıldım sonra bir kedinin patisindeki oyuğa.
İltürA.