13 Haziran 2013 Perşembe

KELEBEKLER MANİFESTOSU (YA DA ATEŞ BÖCEKLERİNİN ÖLÜMÜ)




Hepimiz güzel öleceğiz. Mutsuzluğun çocukları. Her biri eşsiz mutsuzlukların, eşsiz renkli, naif ve 1 günlük çocukları. Hepimizin kanatlarından milyonlarca iyilik dökülecek yere inerken, milyonlarca güzellik.
            Bembeyaz bulutlar gibi hayallerimiz, bembeyaz bir güvercinin bembeyaz tüyü gibi düşecek yere. Onun ölü bir tüy olduğunu da unutmayacağız ama.
İlk aşkımızın gözleri kadar mavi ve berrak sular akacak üstümüzden ve bizimle birlikte. Aradaki kan damarlarını hiç görmemiş oluşumuzu aşkın mucizesine bağlayacağız.
Yemyeşil ve uçsuz bucaksız bir buğday tarlası kadar ahenkle salınmayı ancak ölünce öğrenmiş olacağız işte.
Sapsarı ve artık tedavülden kalkmış umutlarımız düşecek. Bırakmayacağız, ağır gelse de.
Pembeyi hiçbir zaman bir yere koyamayacağız. Diriyken olduğu kadar ölüşümüzde de. Ve, en çok onu denesek de.
Mor anlamların muğlak ve bunaltıcı ağırlığı ancak bizimle aşağı doğru süzülürken şeffaf bir eflatuna dönüşebilecek belki de.
Simsiyah korkularımız, zifiri karanlıklarımız hep aynı kalacak. Taşıyacağız varana kadar. Pazarlık yok. Pazarlığın yüzümüze güldüğü ve tükürdüğü renkteyiz.
Kederlerimizi sürükleyeceğiz; hala kanayan, hala kırmızı. Er ya da geç, öyle ya da böyle karışacağız kendi kanımızın yoğunluğuna. Alışacağız. Uyuşacağız.
 
Hepimiz çok güzel öleceğiz çocuklar, korkmayın.  Rengarenk öleceğiz.

 
 
Ama ateşböcekleri kadar güzel de değil; bunu da unutmayın.